5 Nisan 2013 Cuma



 Yaşayan en büyük yönetmenler arasına gözümüzü kırpmadan koyacağımız John Carpenter, rutin ve huzurlu banliyö yaşantısına Myers’ı dahil ettiğinde seneler 1978’i gösteriyordu. Günün korkularını çok iyi anlayan ve bunu filmine büyük ustalıkla yediren yönetmenin, teknik açıdan da bir zirve noktasına işaret eden orjinal Halloween’i bizi baş karakteriyle odalarda dolaştırıyor, boş sokaklarda yalnız başımıza bırakıyor, en güvendiğimiz yer olan evimizi bile bir korku mekanı haline getiriyordu. Rüzgarın sesi, orijinal müzikle birleştiğinde ise bir korku klasiğinin nasıl olması gerektiği artık anlaşılmıştı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder